Tüm- İş Konfederasyonu Genel Başkanı Sn. Mahmut Şahin, bizzat işçilerin yanına giderek, KIYMETLİ İŞÇİ AİLESİNİ bilakis kendileri aydınlatıyor...
Tüm- İş Konfederasyonu Genel Başkanı Sn. Mahmut Şahin, açıklamaların da ;
">">>>>AÇIKLAMALARI İZLEMEK İÇİN LÜTFEN BURAYI TIKLAYINIZ <<<<
3 senedir anlatmaya çalıştığım ama bir türlü ifade edemediğim bir şey var.
Bakın;
Sendika parası diye bir para yoktur. Sendika işçiye para vermez. Sendika işçiden para alır.
Bakın,bunu anlayın..
Bende bunu bir KONFEDERASYON BAŞKANI olarak söylüyorum. Biz, size para veremeyiz. Kanunen yasaklamışlar bunu. Kim yasaklamış?
Daha önce sendikacılık yapıp da o 50-60 yıllık anlı şanlı sendikalarda sendikacılık yapıp da daha sonra kontenjanlardan milletvekili olan sendikacılar bu kanunu çıkartmış..
‘’Sendika işçiye para veremezmiş.’’
Kendileri 50- 100- 300 BİN TL maaş alır. Lüks, lüks harcamalarda bulunurlar fakat işçiye para veremezler, kanunen yasakmış.
Sendika parası diye bir para yoktur. Toplu Sözleşme parası vardır ve o parayı da size, kurum verir. Yani şuanda sizin patronunuz da devlettir. Devlet size para verir. Sendika para vermez. Sendika sizden para alır.
Bakın, sendikacılığın geldiği nokta şu;
‘’Sen, sendikanı bırakıp, başka sendikaya gidersen(!) Seni işten çıkarırım. Seni sürdürürüm, sana tutanak tuttururum.’’
Alçaklığına dönüştü. Bakın, işçinin tercihine saygı yok. Benim sendikamda kalacaksınız diyor (!)
(Güvenlik işçimizden bir soru yöneliyor.)
-Başkanım…
''Şimdi biz, bir üniversitenin güvenlik görevlisi olarak çalışıyoruz. Ama geçtiğimiz günler de biz, Facebook üzerinden bir paylaşım gördük. Sizin Güvenlik Sendikanızın bu sene Toplu İş Sözleşmesi yapamayacağını söylüyordu. ‘’
Şimdi biz, merak ediyoruz. Bu konuda siz, ne söyleyeceksiniz? Çünkü hepimiz bunu bekliyoruz.''
Tüm-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Sn. Mahmut Şahin yanıtlıyor;
Şimdi..
Mevcut sendikalar, yıllardır sahada sendikacılık yapamadıkları için, sendikacılığı kapalı kapılar ardında, kirli tezgahlar da yapmaya alışmışlar. Fakat Tüm-İş Konfederasyonu ortaya çıkmasıyla, bu oyun biraz bozuldu. Rahatlarını kaçırdı. Sahaya inmek onlar için zor (!) Beyefendiler, daha rahat yaşabilecekken, işçinin ayaklarına gelecekler (!) İşçiyi mi dinleyecekler? Yani şu ortama, işçilerin yanına bir Konfederasyon, bir sendika başkanı, bir il başkanının geldiği artık gözükmüyor.
Bakın, bu çok yanlış bir durum. Mayhoş bir durum (!)
Sendikacılığı, biz sahaya indireceğiz. O, masalar üzerinde yapılmayacak! Bu olay da bir Facebook sayfasında Özel Güvenlik Ajans’ı. Para kazanmak amaçlı kurulmuş bir ajans.
Yani…
Kim parayı verirse, haberi yapacak bir ajans. Bir broşür bastırdığınızı düşünün. Bir kağıt okunup, paçavra gibi atılıyor işte… Bunu da okuyup atıyorsunuz. Resmi niteliği olmayan, doğruluğu garanti olmayan bir haber sitesidir.
Bu gün, biz para ile çalışıyor olsaydık eğer bizler de para verir. Bize de haber yapardı O (!)
Fakat hani biz sendikacılığı öyle yerler de değil! Sahada yapacağız.
Algılarla değil! Bizzat işçinin yanında o sendikacılığı yapacağız.
Şimdi…
Bu arkadaşlara, hakikatten sormak istediğim bir soru var. O haberi yaptıranlar! Yapanın derdi para, onu anladık.
Tamam..
O, büyük sendikalar bu haberi yaptırırken, hiç şunu düşünmediler!
Ya biz, uzun yıllar sendikacılık yapıyoruz. Arkamızda bürokrasi var(!)
Hatta Siyaseti arkalarına almakla övünüyorlar (!)
Yani siyaseti arkasına almakla övünen bir sendika…
ADİ bir sendikadır! Bakın, ADİ bir sendikadır.
PATRONLAŞAN, SARILAŞAN bir sendikadır(!)
Ama artık sendikalar, İşte..
''Şu siyasi partiler benim arkamda, hükümet benim arkamda’’ …
SARILIĞINI ilan etmekten utanmayacak kadar, YÜZLERİ KARARDI(!) Bunların…
Şimdi…
Bu güne kadar, Toplu İş Sözleşmesi yaklaştı ya.. Bu işçilerin yanına gidip, bir derdiniz var mı diye sordular mı?
-Sormadılar (!)
Sıkıntıları ile ilgili bir hamle yaptılar mı ?
-Yapmadılar (!)
Bakın;
Bu güne kadar, hiç arayıp sormadılar, yorulmadılar! Fakat Toplu İş Sözleşmesi yaklaşınca, ortaya çıktılar.
Şimdi diyorlar ki;
‘’O sendika Toplu İş Sözleşmesini yapamaz.’’
Şuana kadar, bir buçuk senedir. Benim Güvenlik Sendikamın Genel Başkanı Hakan Budak ve Ekibi ASLANLAR gibi çalışıyorlar. Bu arkadaşlarla sürekli irtibat halindeler, sürekli irtibat halindeler ve onların dertlerini çözmek için uğraşıyorlar. İyilik günlerini, duygularını, sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşıyorlar.
Bakın, sendikacılık budur. Hala da böyle devam ediyor.
Ama…
O, sendikalar ellerinden yetki gidince ve Toplu İş Sözleşmesi yaklaşınca ortaya çıkıyorlar…
Çünkü bunların derdi aidat, Toplu İş Sözleşmesi’ni yapalım aidat alalım (!) İşçinin sıkıntını çözelim diye bir dertleri yok bunların…
Bakın;
İZMİR de EGE ÜNİVERSİTESİN de bunların elinden yetkilerini aldık. Hatay da HATSU da eze eze bu yetkiyi ellerinden aldık. ERZURUM da ERZURUM ÜNİVERSİTESİN de yetkiyi aldık. ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİN de bunların elinden yetkiyi aldık.
Şimdi, GÖÇ İDARELERİNDE de…
Hakikaten…
Bir destan yazarak, bu büyük sendika diye geçinenlerin elinden, bizim arkadaşlarımız bu yetkiyi aldılar. İşçi dedi ki;
Benim tercihim! Ben seçerim sendikamı ve kendisine en yakın olan TÜM-İŞ KONFEDERASYONUNU ve TÜM GÜVEN SEN’ i tercih etti. Çok açık bir farkla da şuan YETKİ ellerinde…
Şuan da Türkiye’de… Türkiye’nin imza attığı bir ULUSLAR ARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ SÖZLEŞMESİNE imza attığından habersizler. Sadece bir baraj tutturmuşlar. Böyle bir barajın da olmadığını yakında görecekler(!)
Ama…
TÜM-İŞ KONFEDERASYONU ve BAĞLI SENDİKALARI o sendikacılığı sahada yapacaklar. O tezgahların üzerinde değil! Bu güne kadar işçinin yanında olmayan o sendikalar…
Toplu İş Sözleşmesi yaklaşınca, işçiden tokadı yiyecekler! Bakın, artık işçi o algılara gelecek, bunların sözü ile bunlara hemen kanacak ve sendikasını terk edecek İŞÇİ DEĞİL!
İşçi diyor ki;
‘’Sen bu güne kadar benim yanıma gelmedin! Benim derdimle dertlenmedin. Ben, benim derdimle dertlenecek sendika istiyorum.’’bakışında ve bu böyle olacak.
Onların her birisi de ASLAN PARÇASI…
Gerek GÖÇ İDARELERİ, gerek HATAY HATSU, gerek EGE ÜNİVERSİTESİ, gerek OSMANGAZİ, gerekse de ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ…
Şimdi bunlar da artık…
İşçi, sendikaların baskılarına, tehditlerine boyun eğmiyecek kadar, bilgilendi, bilinçlendi ve tavrını artık koyuyor. Türkiye’yi sendikacılık anlamında çok güzel günler bekliyor. Bu yalanlar da yakında son bulur!
Merak etme… Evet … Dedi…